IV. BÖLÜM
İSMAİL BEY GASPIRALI
“Millete hizmet etmek istiyorsan elinden gelen işle başla.”
İsmail Bey Gaspıralı, İslâm âleminin her yerinde Müslümanların geri kalmışlığının ve içinde bulundukları benzer problemlerin İslâm Dünyası’nın farklı bölgelerinden gelecek temsilcilerinin oluşturacağı büyük bir “Dünya Müslümanları Kongresi” tarafından ele alınıp değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyordu. Kongre Kahire’de yapılmalıydı. Onun bu tercihi ince mülâhazalara dayanıyordu: Kahire’nin İslâm âlemindeki itibarlı mevkiinin yanısıra, burası resmen Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olduğundan “Dâr-ül-İslâm”dı. Bütün Mısır eyaleti hidivlerin idaresinde geniş bir muhtariyete sahipti ve 1881’den itibaren fiilen İngiliz işgali altındaydı. Kahire’nin bu karmaşık hukukî statüsü, burayı diğer önemli İslâm merkezlerine nisbeten çeşitli siyasî ve fikrî hareketlerin daha serbestçe barınabildiği bir yer haline getirmekteydi.
Doç.Dr.Hakan KIRIMLI (Bilkent Ünivensitesi)
Kongre’nin fiilî İngiliz hakimiyeti altındaki bir şehirde, yani onların gözü önünde yapılması İngilizlerin huylanmasına mâni olurdu. Gaspıralı’nın kanaatince, eğer İngiltere bu teşebbüsün gayesinin “zararsızlığından” emin olursa, diğer büyük Avrupa devletleri de rahatsızlık duymayacaklardı.
Her ne kadar, genel ve Gaspıralı için özel sebeplerden dolayı Hilâfet makamı olan İstanbul böyle bir Kongre için en tabiî yer gibi gözükse de, herşeyden önce II. Abdülhamid rejimi bu amaç için uygun değildi.
Doç.Dr.Hakan KIRIMLI (Bilkent Ünivensitesi)
Bir kere, Batı’da II. Abdülhamid’in İslâmcı politikaların uygulayıcısı olarak tanınması bu teşebbüsün Padişah tarafından manipüle edildiği intibaını doğuracak ve Büyük Devletler’in konuya daha başından olumsuz tavır almalarına yol açacaktı.
Gaspıralı bu projesini gerçekleştirmek için Ekim 1907 ve Şubat 1908 tarihleri arasında tam üç kez Kırım ile Mısır arasındaki uzun mesafeyi gidip geldi. Burada, tanınmış fikir ve siyaset adamlarıyla, Mısır Hidiv’iyle Kongre fikrini müzakere etti ve tanıtıcı konferanslar verdi. Kongre için bir hazırlık komitesi kurulduğu gibi Kongre Nizamnamesi de yayınlandı. İsmail Gaspıralı genel fikirlerini ve Kongre düşüncelerini anlatmak maksadıyla Kahire’de En-Nahza adında Arapça bir gazete dahi çıkardı.
Mısır’daki çeşitli Müslüman fikrî ve siyasî gruplarının şevkle Kongre çalışmalarına katılmalarına rağmen, bir süre sonra teşebbüs her biri bu işi sahiplenmek isteyen söz konusu grupların çekişmesine dönüştü., ilk heyecan ve idealizm git gide kayboldu. Kongre’nin toplanma tarihi sürekli ertelendi ve bir süre sonra tamamen unutuldu.. İsmail Bey Gaspıralı’nın bu teşebbüsü neticede başarısız kalması ile birlikte, Dünya Müslüman aydınlarını bir araya getirmeyi hedefleyen ilk somut ve sivil teşebbüs olarak tarihe geçti.
Prof.Dr. Yavuz Akpınar (Ege Üniversitesi)
İsmail Bey’in sanıyorum biraz gözden kaçan tarafı da arşiv meselesidir. Tercüman gazetesi dikkatli okunduğu zaman onun Türkiye’de, İran’da, Mısır’da, Türkiye’den ayrıldıktan sonra Bulgaristan Türklerinin Müslümanlarının çıkartttığı yayınları çok dikkatli bir şekilde takip ettiğini görüyoruz….
…Acaba Gaspıralı’ya gelen o gazete, dergi koleksiyonları ne oldu? Çünkü bunları büyük bir titizlikle arşivlediği anlaşılıyor Tercüman gazetesinde
Gaspıralı’nın, reformlarını İslâm dünyasının Türk olmayan kesimine “ihrac etmek” yönünde son bir teşebbüsü daha oldu. 1912’ye doğru, “Usûl-u Cedîd”i dünya yüzünde en fazla Müslüman nüfusa sahip ülke olan Hindistan’a tanıtmaya ve orada benimsetmeye karar verdi. Gaspıralı bu amaçla Şubat 1912’de Bombay’a gitti. Bombay’da mahallî Müslüman teşkilatlarıyla işbirliği içinde bir “Usûl-ü Cedîd” mektebi açarak, burada meşhur “40 günde okuma-yazma öğretme” sloganını başarıyla uyguladı.
Prof.Dr.Nadir DEVLET Yeditepe Ünivesitesi
…Ve kendi metoduyla Urduca eğitim başlatmıştır.Yani bir insanda bu kadar çok yön bulunması aslında her aydına nasip olacak birşey değildir.
II. Meşrutiyet’in ilânından sonra İstanbul’un biraz daha özgürleşen ortamı, Gaspıralı’nın burada aktif faaliyetlere girişmesini mümkün kılmıştır. O, bu yeni şartları Türk milliyetçiliği ve reform fikirlerinin yayılabilmesi için uygun görüyordu. Rusya Türklerinin bu büyük fikir adamı Türkiye’de aydın çevreler tarafından gayet iyi tanınmakta ve kendisine derin saygı duyulmaktaydı. Ayrıca, 1908 sonrasında Türkiye’de şekillenmeye başlayan “İslâmcılık”, “Batıcılık” ve “Türkçülük” gibi farklı fikrî akımların hemen hepsi değişik açılardan da olsa, Gaspıralı’da kendilerine uygun noktalar bulabiliyorlardı.
Bu dönemde Osmanlı münevver çevreleriyle ilişkileri çok yoğunlaşan Gaspıralı, çeşitli İstanbul dergilerine de makaleler yazıyordu.
Prof.Dr.Halil İNALCIK (Bilkent Üniversitesi)
Türk Dünyası’nın kurtuluş yolunu modernizasyonda , modern ilmin ve teknolojisinin alınmasında bulan büyük mütefekkir, büyük Türk lideri olarak İsmail Gaspıralı’yı görüyorum. Türkçülük zaten onun Tercüman gazetesiyle İstanbul’da, onun telkinleriyle başlamıştır.
1908’de kurulan “Türk Derneği”nin kurucu üyelerinden biri oydu. 1911’de Yusuf Akçura öncülüğünde kurulan “Türk Yurdu Cemiyeti” ve onun yayın organı olan Türk Yurdu dergisi üzerinde de Gaspıralı’nın büyük etkisi olmuştur. O zamanki bu fikrî oluşumların sonraki cumhuriyet döneminin düşünce yapısının teşekkülünde de büyük rolü olduğunu burada belirtmek gerekir.
Prof.Dr.Yavuz AKPINAR (Ege Üniversitesi)
Her konuda aşağı yukarı modernleşmenin ortaya çıkardığı her konuda çok dikkatli söylenmiş fikirleri var ve ben bu fikirlerin günümüzde de değer taşıdığına inanıyorum.
Onun için Gaspıralı külliyatı neşredilirse Türk dünyası Gaspıralı’yı yeniden keşfedecek ve onun üzerine düşünmeye başlayacak ve ben bu fikirlerin toplumda çok derin yankılar uyandıracağına ve Türk Dünyasında yeni yeni oluşmaya başlayan siyasi partilerde de ideoloji için bir zemin teşkil edeceğine kesinlikle inanıyorum.
Ancak yıllardır durdurak vermeden yürüttüğü yoğun faaliyetler Gaspıralı’yı çok yormuş, sağlığını bozmuştu. 1914 sonbaharına hasta giren İsmail Bey Gaspıralı, kafasında halen yapmak istediği onlarca fikri daha gerçekleştiremeden 24 Eylül 1914’de Bahçesaray’da öldü.
Cenazesinin defnedilmesine Rusya İmparatorluğu’nun her tarafından gelen binlerce seveni katıldı.
6,000’i aşkın insanın bulunduğu büyük bir törenle Bahçesaray’ın Salaçık bölgesinde Kırım Hanlığı’nın kurucusu I. Hacı Geray Han’ın türbesi ve tarihi Zincirli Medrese’nin yakınında toprağa verildi.
Ölümü bütün Türk dünyasında büyük üzüntü doğurdu. Gerek Rusya’da, gerekse Türkiye’de basın aylarca onun hizmetlerini hayranlıkla anlatan yazılar yayınladı.
Daha hayattayken değerinin anlaşılması onun için büyük bahtiyarlıktı.
Yrd.Doç.Dr. İsmail Türkoğlu ( Marmara Üniversitesi)
Gerçekten de Gaspıralı bahtiyardır. Çünkü yaşadığı dönemde kıymeti bilinen bir aydınlardan birisidir. Rusya müslümanları Tercüman’ın 25. yıl kutlamaları ki Bahçesaray’da yapıldı bu kutlamalar.. her taraftan Gaspıralı’ya hediyeler yağıyor. İran şahı hediyeler gönderiyor, Buhara emiri hediyeler gönderiyor, İdil-Ural bölgesinde pek çok okula Gaspıralı’nın ismi veriliyor. Onun anısına kitaplar çıkartıyorlar. Bunlar Gaspıralı’nın yaşadığı dönemde oluyor. Yani Gaspıralı’nın yaşadığı dönemde Çarlık Rusya’sındaki müslümanlar onun kıymetini çok iyi biliyorlardı ve ondan her zaman hürmetle bahsediyorlardı
Başyazarlığını Hasan Sabri Ayvazov’a vasiyet ettiği Tercüman ise Gaspıralı’nın ölümünden beş yıl sonrasına kadar yayınlanmaya devam etti.
Prof.Dr.Turgut TEBERDAR (Abdurrahman Hüsnü’nün oğlu)
Babam gayet güzel bir şekilde, kendisinin yazısı olması bakımından, hattat olması bakımından aynı zamanda ressam olması bakımından hem gazetenin çizilmesi lazım gelen resimlerini çizer hem yazı başlıklarını yazar. Bazı kısımlar hurufatla basıldığı gibi, bazı kısımlarda doğrudan doğruya kamış kalemle yazılır. O taş basması dediğimiz özel bir basma sistemiyle gazeteye geçirilirdi. Babam böylece kendisinin yanında uzun boylu kaldı ve ondan çok şeyler öğrendi. Gaspıralı cidden fevkalade bir insan idi.
Gaspıralı’nın mezarı uzun süre Kırım Tatarları tarafından saygı ile ziyaret edildiyse de, 1944’de Kırım Tatarlarının topyekûn vatanlarından sürülmelerinden sonra, sayısız Türk eserleri gibi tamamen ortadan kaldırıldı. 1990’da Kırım’a dönen Kırım Tatarları tarafından Gaspıralı’nın tahminî mezar yeri yeniden çevrelenerek buraya bir anıt dikildi. Tarihi Zincirli Medrese ise Sovyet döneminde tımarhane yapılmıştı ve harap vaziyetteydi. Kırım Türkleri uzun mücadelelerden sonra burayı boşalttırmayı ve Gaspıralı’nın mezar yerini düzenlemeyi başardılar. Tarihi Zincirli Medrese ve yanında Gaspıralı’nın Usul’ü Cedid okulunu açtığı binanın da tekrar eğitim yuvası olması için girişimlerini sürdürmekteler.
Gaspıralı İsmail Bey’in yürüttüğü çalışmalarında en büyük destekçilerinden birisi de 1880 lerin başında evlendiği ikinci eşi Zühre Akçurin’di.
İsmail Bey Gaspıralı’nın çocukları da babalarının fikirlerinin ve mücadelesinin takipçisi olmuşlardır. Zühre hanımdan olan ilk oğlu 1884 doğumlu Refat ise babasının ölümünden sonra Tercüman Gazetesi’nin sahipliğini üstlenmişti.
Hem Kırım Tatar hem de Türk Dünyası’nda kadın hareketinin öncülerinden olan kızı Şefika Gaspıralı ise Azerbaycan’ın ilk başbakanlarından olan Nesip Yusufbeyli ile evlendi.
Hayatı boyunca babasının fikirlerini ve faaliyetlerini devam ettirmeye çalışmış, babasından aldığı feyizle Kırım Milli Hareketinin ön saflarında yer almıştı.1975 yılında İstanbul’da vefat etti.
Haydar Ali, Cevdet Mansur ve Behiye diğer çocuklarıydı. İlk eşi Zehra hanımdan doğan Hatice adlı bir kızı daha vardı
Bolşevik ihtilalinden sonra bir süre daha İsmail Bey Gaspıralının fikirleri, faaliyetleri ve mücadelesi Kırım’daki okullarda anlatılsa da Stalin’in iktidara gelmesinden sonra Kırım’da ve diğer Türk bölgelerinde onun adı tamamen yasaklandı. Ancak tüm bu yasaklamalara rağmen onun başlattığı bu fikir akımı Rusya Müslümanları ve Türk Dünyası içinde yok edilemedi.
“Dilde, Fikirde, İşte Birlik” şiarıyla özetlenen fikirleri ve idealleri küllerin arasından yeni bir güçle çıktı ve Türk Dünyası içinde birliğin sembolü haline geldi.
Prof.Dr.Mirkasım Osmanov (Kazan Üniversitesi)
İsmail Gaspıralı’nın faaliyetleri, hizmetleri ve mirası hakkında iyi sözler söylemek zor oldu. Ama açık söyleyeyim; bizim Kazan’da mesela İsmail Gaspıralı’nın bu isim unutulmadı. Ama onu övmek, onu takdir etmek mümkün olmadı. Bu vaziyet şimdi komünistlerin hüküm sürdüğü Çin’de devam etmektedir. Mesela maarif tarihi Uygur halkının maarif tarihi hakkında yazılan kitaplarda İsmail Gaspıralı’nın ismi hiç yoktur. Sanki İsmail Gaspıralı denilen bir adam tarihte hiç olmamış gibiBu dürüst münasebet değil. Ama Rusya’da, SSCB’de prestroyka başladıktan sonra SSCB yıkıldıktan sonra İsmail Gaspıralı hakkında dürüst fikirler söylenmeye başlandı.
Prof.Dr.Ravil Ötebay KERİMİ (UFA İlimler Akademisi)
İsmail bey Gaspıralı’nın tesiri Türki halklar arasında sonsuzdur.Anlatmakla bitmez. Ama 1930’lu yıllarda onun ismi bize onun ismi tamamıylaunutturulmaya çalışıldı.
Ben İsmail Gaspıralı’nın hayatıma girmesine balalıktan bahtiyar oldum. Niçin diye söylerseniz, benim okuduğum Kazan şehrinin 12 nolu Tatar orta mektebi o vakitte İ.Gaspıralı ismini yürüttü. Biz mektebe ilk ayak bastığımızda İsmail bey Gaspıralı hakkında iyi ve kapsamlı dersler dinleyip, büyüdük.
Mustafa KIRIMOGLU (Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı)
1991’de Taşkent’te bu Ali Şir Nevai kütüphanesi vardı.Orada kütüphanede bu gazetelere baktım eski gazetelere. Tesadüf olarak orada bir kart gördüm Tercüman gazetesi Bahçesaray’da çıkmış ve aldım o gazeteyi.Yarısı Rus dilinde yarısı Arap harfi. O zaman bizim ana babalar Gülistan şehrindeydi. O zamanlar… derler o şehre. Alıp geldiğim zaman sordum dedim bu Tercüman gazetesi nasıl gazete. O da nereden duydun. Ben dedim kütüphanede var. Babam o kadar heyecanlandı ki. Şu gazete hiçbir tesir göstermiyor…Bende o zaman gizli olarak nesri koparıp getirdim babama gösterdim sayfasını. O zaman babam anlatmıştı bana İsmail Gaspıralı’nın kim olduğunu, bizim milletimiz için ne kadar önemli bir insan olduğunu…
Sovyetler Birliği’nin dağılma süreçi ile birlikte Gaspıralı adı tekrar basında ve araştırmacıların çalışmalarında yer almaya başladı.
1991 yılında doğumunun 140. yılı nedeniyle Vatanı Kırım’da onun adına düzenlenen uluslararası konferans tarihi bir adım oldu.
Bunu takip eden yıllarda hızla hayatı ve fikirleri öğrenilmeye başlandı. Kırım’da, Tataristan’da, Moskova’da Azerbaycan’da, diğer yerlerdeki gazete ve dergilerde çıkan makaleler ve basılan kitaplar birbirini izlemekte..
Ona ve devrine ait eserler yeniden basılmaktadır.
Sovyetler Birliği dışında ise geçmişte yabancı bilim adamlarının Gaspıralı İsmail Bey ve faaliyetleri hakkında yaptığı araştırmaların, Türkiye’dekilere göre daha fazla olduğu bir gerçektir.
Türkiye’de son yıllara kadar İsmail Gaspıralıya olan ilgi, sayıları çok olmayan bilim adamı, araştırmacı ve idealist insanlar ile sınırlıydı.
Makaleler bir tarafa bırakılırsa onun hakkında yazılmış çok az sayıda kitap ve araştırma vardı.
Prof.Dr.Turan Yazgan
(Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı)
Gaspıralı’yı tanıtmak lazım. Türk münevverleri tanımıyınca elbette basın tarihimizde de yer almaz. Oysa Türk basın tarihi
içinde Gaspıralı ölmez değerde yayın yapmış tek şahsiyettir. Bütün hepsi, gazetelerinin hepsi bir belge niteliği taşıyabilir. Gaspıralınınkiler sadece belge değil hala yol göstermeye, hala yön vermeye devam eden bir yayındır. Biz bu yayının kıymetini çok iyi bildiğimiz için, bildiğiniz gibi Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisinde her sayıda mutlak surette o gazetelerden seçilmiş en az dört,beş sayfalık bir yayın yapıyoruz. Bu tarihi bir borç bizim için.
Ege Üniversitesinde beş yıldır sürdürülen çalışmalar sonucunda İsmail Bey Gaspıralı’nın bütün eserlerinin yeniden basılması planlanmış ve ilk iki cilt okuyucuların hizmetine sunulmuştur.
Günümüzde yapılan araştırmalar ve verilen eserlerle İsmail Bey Gaspıralı hakettiği ilgiyi görmektedir. Peş peşe makaleler,araştırmalar, kitaplar yayınlanmaktadır.
Gaspıralı adı, geçte olsa okullarımızdaki ders kitaplarında yerini almıştır.
Prof.Dr.Mehmet SARAY (İstanbul Üniversitesi)
Bu ortak Türkçeyi teklif ederler, dili ve derlerki her kardeş kavim kendi dilinde, lehçesinde ilk öğrenimi yapacaktır.
Doç. Dr. Timur KOCAOĞLU (Koç Üniversitesi)
Gaspıralı’nın hayatında yaptığı çok büyük hareketler var. Fakat en önemlisi bugün bizim Gaspıralı İsmail Bey’i hatırlamamızı sağlayan bir şeyde Tercüman Gazetesi. 1883’te başlamış. Kendisi 1914’te vefat ettiği halde onun ekibi Tercüman Gazetesini 1918 senesine kadar,1918’de 13 sayı çıkmıştır.1919 ‘a kadar sürdürmüşler. Yani 35 yıllık bir gazete.
Prof.Dr. Halil İNALCIK (Bilkent Üniversitesi)
Ben korkuyorum önümüzdeki nesil bu yayın kanallarını dinleyen nesil, bu dili öğrenerek , berbat grameri de Türkçeye uymayan bu dili öğrenerek bizim Türkçemizi unutacaklardır.Bu büyük tehlikedir.
Süleyman DEMİREL ( TC. 9. Cumhurbaşkanı)
Dilde,fikirde,işte birlik abide adam diyebileceğimiz Gaspıralı tarafından tespit edilmiştir.
Özellikle doğumunun 150. yılı olan 2001 yılında, başta Vatanı Kırım’da olmak üzere, Türkiye’de, Tataristan’da Azerbaycan’da Moskova’da ve başka yerlerde, uluslararası konferanslar, paneller, toplantılar ve etkinlikler düzenlendi.
Onun Tercüman matbaası olarak kullandığı bina, Kırım Türklerinin 18 Mayıs 1944 yılında vatanları Kırım’dan topluca sürgün edildikten sonra yerleştirilen Rus ailelerden Türkiye’deki Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Merkezi tarafından satın alındı. Müze olarak düzenlenmekte olan Tercüman binası Ukrayna Cumhurbaşkanı Kuchma tarafından 2001 yılında düzenlenen bir törenle açıldı..
Prof.Dr. Kamil Nariman Velioglu
(Bakü Avrasya Araştırma Merkezi Başkanı)
Özellikle bunu vurgulamak isterim ki İsmail Gaspıralı bugün bizim için daha büyük ehemmiyet taşımaktadır. Çünkü Yeni Avrasyacılık terimini başlatan kişilerden biri İsmail Bey Gaspıralı’dır. Onun mefkure hayatında ulus ve Türk dilinin, kültürünün ve tarihi ilişkilerinin yeni boyutlarının açıklanması ve zamanına göre bunların uygulanması bizim için çok ehemmiyetlidir. Bunun yanısıra , şimdi dilde, fikirde, işte birlik konseptinin uygulanmasında çağdaş Türk dünyasının oluşmasında bizim için pusula rolünü oynayan İsmail Gaspıralı’nın fikirleridir.
Gaspıralı, aynı zamanda edebi sanatlara da ilgi duyan çok yönlü birisiydi. Az ama öz yazdığı şiirlerinde vatan ve toprak sevgisini buram buram koklamak, eğitimi, öğretimi anlatan mısralarında aydınlanmaya ve bilinçlenmeye duyduğu özlemi hissetmek mümkündür.
İsmail Bey Gaspıralı, “sönmüş yürekleri nasıl yakmalı, gaflet deryasına düşmüş halkı nasıl ayağa kaldırmalı” sorusunu sorup, “millete hizmet etmek istiyorsan elinden gelen işle başla” diyerek giriştiği mücadelesiyle, Türk Dünyası’nda örneği çok az olan şahsiyetlerden birisidir.
Prof.Dr.Mirkasım OSMANOV (Kazan Devlet Üniversitesi)
İsmail Gaspıralı, hem politik, hem fikir adamı, filozof, hem de edebiyatçı., hem pedagog, hem gazeteci,organizatör, idareci. Hepsi bir adamın yüzünde, bir adamın elinde bir insanın ömründe olmuş. Büyük adamlar tarihte seyrek olur. Hem İsmail Gaspıralı’da bunun gibi seyrek büyük zatlardan biridir
Prof.Dr.Turan YAZGAN
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı
Bana göre İsmail Gaspıralı Türk tarihinin yetiştirdiği, türk milletinin istikbalinin tespit edilmesinde en doğru idealleri tespit etmiş olan çok büyük bir kültür, siyaset ve fikir adamıdır. Bunu şu bakımdan bu şekilde değerlendiriyorum. Tarihimizde türklüğü esas alan iki siyaset adamımız vardır. Bunlardan birisi Bilge kağan, birisi mustafa kemal Atatürk. Türklüğü istikbale dönük olarak siyasi hayatın ideali haline getirmek bakımından çok sağlam umdelere, çok sağlam ilkelere bağlıyan ilk türk fikir adamı bence Gaspıralı İsmail’dir.
Gaspıralı İsmail Beyin, Çarlık Rusyası içinde baskı altında ezilen Türk ve Müslüman halklarını bu durumdan kurtarmak için başlattığı, uğruna ömrünü adadığı mücadelesi ve fikir hareketi bir yüzyıl içinde geniş kitleleri etkilemiştir.
Bu hareketin Türk Dünyasının bugününde ve geleceğinde de var olacağı aşikardır.
Kitleleri iyiye doğru harekete geçiren, ardında derin izler bırakan, dop dolu geçen, örnek bir ömür anlattık sizlere. Gaspıralı’nın dediği gibi…..
“Millete Hizmet Etmek İstiyorsan Elinden Gelen İşle Başla”….