İsmail Gaspıralı


İsmail Gaspralı
1851 – 1914

Tayyib Gökbilgin


Ölümünün 38 inci yıl dönümü münasebetiyle İstanbul´da yapılan anma töreni (24 Eylül 1952) bize bu büyük Türk mütefekkirini, muallim, muharir ve rehberini, ve onun feyizli eserlerini hatırlattı; yüksek ideali ile bugünkü acı realiteler üzerinde bizi derin düşüncelere sevketti. İsmail Gaspralı, Kırım Türklüğünün bu asil evladı bundan tam 101 sene evvel Bahçesaray’ın bir köyünde dünyaya geldiği ve hatta, sonraları onun Moskova askeri idadisinde tahsil yaptığı devirlerde Rusya´da muhtelif yerlerde, türlü isimler altında yaşıyan Türklerin hal ve vaziyeti tam manasiyle perişan, geri ve Kurunu Vüstai idi. O, milli terbiyesini bir Rus ailesinden almıştı. Bu aile müfrit milliyetperver hatta panslavist idi. Türkleri daima vesilei hücum yapan bu aile ve bu muhit İsmail Gaspralı´da Türklük hissini kamçıladı. Türklük şuurunu ve idealini yarattı. Onun ölünceye kadar, türlü şekillerle Türklüğün yorulmak bilmez bir hizmetkarı, bir alemdarı yaptı.

<< İsmail Gaspralı >> o mektepten çıktı ve bir Rus zabiti olmadı. Fakat, arzu ettiği gibi, o sıralarda Girit’te Yunan asileriyle uğraşan Türk kardeşlerine de yardıma gitmeye muvaffak olamadı. Maamafih Paris´de iki senelik bir hayat mektebi tahsilinden sonra vatanına dönüşünde onu milletinin hizmetinde daha olgun ve mütekamil bir türkçü olarak vazife almasına kafi gelmişti.
Bundan sonra Gaspralı yıllarca müddet gazeteci ve muharir olarak, muallim ve terbiyeci olarak çalıştı. Risaleleri ve bilhassa 30 yıl bilafasıla çıkarmıya muvaffak olduğu Tercüman adlı gazetesi bütün Türklük alemine bir meş´ale oldu. O kendi muhitinde bir reformatör idi. Fakat tesiri çabucak, kısa zamanda Kırım ufuklarını aştı. Bütün Türk ülkelerinde bir mütefekkir gibi tanındı. Yazıları, iştiyakla okundu. Fikirleri hararetle tatbik edildi. İsmail Gaspralı milletini, bilhassa Rusya´da dağınık ve birbirinden farksız, teşkilatsız bir halde yaşıyan Türklüğü uyandırmak, muasır medeniyet seviyesine ulaştırmak istiyordu. Onun zihnini yoran meseleler, problemler bilhassa içtimai iktisadi ve kültürel idi.
O düşünüyordu ki, diğer milletlere nisbetle ilim ve marifet, servet ve medeniyet, iktidar ve kuvvetçe pek geride kalmış olan Türk kavimleri cehaletten kurtulmak, maarifi tamim etmek, iktisaden kuvvetlenmek ve milli bir edebiyat yaratarak temsil olunmanın önüne geçmek mecburiyetinde idiler. Gaspralı bu gayelerin tahakuku için ömrünün sonuna kadar geceli gündüzlü çalıştı ve bir dereceye kadar da muvaffak oldu. Ancak dünya hadiselerinin Türklük aleyhine bir istikamet almış olması neticesidir ki onun parola yaptığı << dilde fikirde işte birlik >> mefhumu bugün, onun ölümünün 38 inci yıl dönümünde, Türklük aleminde tatlı bir hatıra olmaktan ileri geçemedi. Maamafih bu sahada insanı bedbin yapan bir tecelli olsa bile, bize düşen vazife bu büyük Türklük mücahidinin idealini kavramak, onu yaşıyarak ve yaşatarak parolasını tahakkuka çalışmaktır.
Bu törende onu ve eserlerini tahlile çalışan bir hatibin, muhterem Profesör Sadri Maksudi Arsal´ın dediği gibi, İsmail Gaspralı Türklüğün şerefli ve büyük tarihini ve onun istikbalini yaratmak yolunda bir temel olarak istifade etmek istemişti. Bu istikbale şuurla ve imanla hazırlanmak, şanlı maziyi bu hususta bir teminat telakki etmek, bulunduğu Türk cemiyeti için de bir vazife olsa gerektir.
Birliğimiz kendi mesleğinin bu önderini tanımıya ve tanıtmıya çalışırken, onun bilhassa ortaya attığı tedris metodu, Türk lehçeleri arasında müşterek bir edebi dil yaratmak tasavvuru Türk kadınlarının içtimai ve medeni seviyesini yükseltmek hususundaki planı gibi cephelerini en salahiyetli bir şekilde tetkik ederken İsmail Gaspralı´nın ülkü ve idealini de benimsemek ve hamlelerinde buna istinat etmek, onun misyonuna tesahüp eylemek mevkiindedir. Ta ki, gene bu törende muhterem bir hatibin bütün Türk entellektüellerini düşünceye ve izah aramıya sevkeden sualinin mukadder cevabı, ana vatanın bir gün bu misyonu başarmak mevkiinde kalması halinde şuurlu, teşkilatlı ve aynı zamanda feragatkar bir kadroya sahip olması keyfiyeti, hazırlanmış olsun.

 

 

BILGI KASIM 1952 SAYI :67

Kitap: İsmail Gaspıralı ve Rusya Türklerinde Millî Uyanış Usul-i Cedid Eğitim

Selçuk TÜRKYILMAZ.

Ketebe Yayınları

ISBN : 9786056862441

256 sf. 13,5×21 cm.

İsmail Gaspıralı, eğitim anlayışıyla Rusya Müslümanlarının modernleşmesinde yeni bir kapı  açmıştır. Okuma-yazma öğretiminin hızlanması, Müslümanlar arasında yeni bir neslin yetişmesini sağlamıştır. Usul-i Cedid eğitimin yaygınlaşması, ilk mektep kitaplarının ortaya çıkması, yeni edebî  türlerde eserler verilmesi daha geniş bir ifade ile Rusya Türklerinin-Müslümanlarının dünya görüşünün değişmesinde Gaspıralı neredeyse tek başına başarılı olmuştur. İsmail Bey’in sıbyan mekteplerinde Usul-i Cedid üzere Türkçe okuma-yazma öğretimi başarılı bir sonuç vermiş, bu eğitim sistemi başta Kırım ve Kafkasya olmak üzere Rusya Türkleri arasında kısa zamanda yaygınlaşmıştır.

Tercüman gazetesi birçok açıdan önemli bir araç olmanın yanında Türkçe okuma ve yazmanın yaygınlaşmasında da büyük rol oynamıştır. Usul-i Cedid mekteplerin etkisinin bütün Rusya Türkleri arasında görülmesinde ve Doğu Türkistan’da Kaşkar gibi şehirlerde dahi uygulanmasında İsmail Gaspıralı’nın bu geniş coğrafyada yaşayan Türkleri-Müslümanları bir bütün olarak görmesi  önemli rol oynamıştır.

Gaspıralı İsmail Bey Üniversitesi mi?

Zafer KARATAY

24 Eylül 1914 günü rahmetli olan Gaspıralı İsmail Bey’i ve onun hizmetlerini günümüz Türk Dünyası ne kadar idrak ediyor? Onu, fikirlerini ve yaptığı hizmetleri ne kadar içselleştiriyor? Bu soruya kısaca 100 puan üzerinden bir değerlendirme yapacak olursam iyimser tarafımdan bakarak 5 puan verebilirim.

Öyle olmasaydı günümüzde çoktan bir üniversitenin adı Gaspıralı İsmail Bey adı verilirdi. Türkiye’de onlarca üniversite var, Türk Cumhuriyetlerinde var, bırakın bu muhteşem insanın adının bir üniversite adının verilmesini bir yana, adına bir enstitü bile yok.

Özellikle SSCB dağılıp bağımsız Türk Cumhuriyetleri kurulduktan sonra, Rusya’ının esareti altındaki Türk ve Müslüman toplumlarla irtibatlar kolaylaştığında İsmail Gaspıralı’nın “Dilde Fikirde İşte Birlik” Şiarı sinlerce defa dile getirildi. Birçok etkinliğin şiarı oldu, tıpkı Eskişehir’in Türk Dünyası kültür başkenti olduğu yıldaki etkinliklerin ana sloganı olduğu gibi.

İsmail Gaspıralı gibi hizmetleriyle, fikirleriyle umum Türk Dünyasını kapsayan  ve Türk Dünyasının hemen her yerinde ona ayak uydurmuş, ona yoldaş olmuş, fikirdaş olmuş onun yolunda gitmiş, onun fikirleriyle yetişip gözünü açmış milletine hizmet etmiş ülküdaşları olan başka kim var? 

Eğitim reformuyla ve açtığı, açılmasına vesile olduğu, Kaşgar’dan Balkanlara, İstanbul’dan Sibirya’ya 5000”den fazla Usulü Cedit okullarıyla Türk Dünyasının aydınlamasına yaptığı öncülük, 1883 yılından 1918’e kadar yayınlanarak Türk Dünyasını, İslam Dünyasını kucaklayan Tercüman gazetesi ve diğer muazzam hizmetleri gözönüne alındığında adının bir üniversiteyi şereflendirmesi iyi olmaz mı?

Hak etmiyor mu?

Bakalım Gaspıralı İsmail Bey adının bir üniversiteye verilmesi şerefine, hangi Türk cumhuriyeti hükümeti, hangi devlet adamı, devlet yetkilisi nail olacak?

QHA

24 Eylül 2018

http://qha.com.ua/tr/fikir-yazilari/gaspirali-ismail-bey-universitesi-mi/173734/

Tarihten Günümüze Işık Tutuyor: Gaspıralı’nın Eğitim Kooperatifleri

Av. Namık Kemal Bayar

Bugün Gaspıralı İsmail Bey’in vefatının 104. yıl dönümü…

Pek çoğumuz onun “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” şiarını kullanarak bugün onu anacağız. Bu anlamlı, şiara farklı bir bakış getirip üzerinde düşünmekte büyük fayda var.

Gaspıralı’nın en büyük başarısı “Usul-ü Cedit” okullarını kısa sürede Rusya işgali altındaki bütün Türk topraklarında yaygınlaştırarak bu topraklardaki aydınlanma hareketini başlatmasıydı. Esasen bugünkü siyasi ve toplumsal birikimin ana kaynağı da onun başlattığı bu aydınlanma hareketinde yetişen aydınlar olmuştur. Maalesef ki Sovyet döneminde ve sonrasında Rusya’nın işgal ettiği Türk topraklarında bir kaç istisnai isim dışında ikinci bir aydın nesli yetişmemiş, Türk siyasi ve sosyal hayatı Gaspıralı’nın aydınlanma hareketinde yetişen fikir ve hareket insanlarının eserleri ile şekillenmiştir. Günümüz Türk bilim insanları dahi halen bu aydınlanma hareketinin esasları ve ilkeleri üzerine çalışmaktan öte Türk fikir ve hareket sahasına yeni yüzyıllara dair kendine özgü bir katkı sunmakta zorlanmaktadır.

Ancak, bu tespitten ziyade üzerinde durulması gereken çok önemli bir husus daha vardır ki, bu da Gaspıralı’nın aydınlanma hareketinin toplumun bütün katmanları tarafından sahiplenilmesidir. Usul-ü Cedit okullarının etrafında şekillenen Türk aydınlanma hareketinin başarısının temelinde bu husus bulunmaktadır. Peki Usul-ü Cedit, bu kadar kısa sürede nasıl ve neden başarılı olmuştur? Yirminci yüzyılın başındaki iletişim teknolojisinin kapasitesi düşünüldüğünde Bahçesaray’da bir mahalle mektebi ile başlayan bu eğitim rüzgarı, on-onbeş yıllık kısa bir sürede nasıl bir eğitim kasırgasına dönmüş ve binlerce okuldan bahsedilmeye başlanmıştır? Üstelik, Çarlık Rusyası idaresi altında ve devletten tek delikli kuruş almadan!

Bu sorunun cevabı pek çoğumuza zor gibi gelse de aslında basit bir cevabı var.

Gaspıralı, Usul-ü Cedit okullarını kurarken Rusya devletinin en küçük bir desteği olmayacağını çok iyi biliyordu. Bu devasa finansman sorununu aşmak için devletin olmayacağı yerde o, yapılabilecek tek şeyi yaptı; halka müracaat etti. Önce, kendi yöntemini sınamak için bir okulu kendi imkanları ile kurdu. Başarısını ispat edince halka müracaat etti ve halktan destek aldı. Bu şekilde binlerce Usul-ü Cedit okulu doğrudan halk teşebbüsü olarak kuruldu. Rusya’nın işgal ettiği topraklarda kurulan binlerce Usul-ü Cedit okulu, kelimenin tam anlamıyla zengin-fakir, kadın-erkek toplumun bütün katmanlarından insanların bir araya gelerek “imece” usulü ile kurdukları okullardı.

Bu okulları kuran “kooperatif bilinç” Türk aydınlanma hareketinin temelini oluşturmaktadır. Gaspıralı’nın başarısının temelinde bu “kooperatif bilinç”i uyarmak ve doğru alana yöneltmek yatmaktadır.

Gaspıralı, hiçbir zaman devleti beklemedi. Ağır çarkları döndürmeye çalışmak gibi bir gayreti olmadı. O, halkına inandı ve doğru adımları atarak millete hizmet gayesi ile işine sarıldı. Türk milletinin birlikte hareket güdüsünü tetikledi ve “imece” ile nelerin başarılabileceğini gösterdi. Bu yönü ile bakıldığında her bir Usul-ü Cedit okulunun, insanların biraraya gelerek kurduğu “kooperatif okul” olduğu görülecektir.

Eğitim meselesinin yaşamsal olduğunu hepimiz biliyor ve vurguluyoruz. Gaspıralı, bu yaşamsal meseleye pratik ve başarısı kanıtlanmış bir çözüm getireli 120 sene oldu. Şöyle bir geçmişe bakıp, Gaspıralı’yı görmemiz bu meselenin çözümünde bize altın anahtarı sağlayacaktır.

QHA

24.09.2018

http://qha.com.ua/tr/fikir-yazilari/gaspirali-ismail-bey-universitesi-mi/173734/

 

Kitap: Gaspıralı İsmail ve Türkçede Birlik

Prof. Dr. Ertuğrul YAMAN .
Akçağ Yayınları. Ankara, 2015.
ISBN:978-605-342-209-0.
184 sf. 13,5×20,5cm

Türk dil birliği konusunda en şuurlu ve başarılı çalışma, hiç şüphesiz, Gaspıralı İsmail’e  aittir. Gaspıralı, Türk dünyasının “Dilde, işte, fikirde birlik” şiarıyla bütünleşebileceğini savunmuş ve bu yolda özellikle ortak dili ön planda tutmuştur. Yıllarca, büyük sıkıntılar içerisinde çıkardığı “Tercüman” gazetesiyle bu düşüncesini gerçekleştirmiştir. Gaspıralı İsmail’in bu düşünceleri, Türk dünyasının birleşmesi ve dil birliğinin sağlanması yolunda çok büyük roller üstlenmiştir.
Türk dünyasında birlik ve dirliğin yolu, dil birliğinden geçmektedir. “Türkçede Birlik”, bütün diğer birlikteliklerin hem anahtarı hem de güvencesidir. Elinizdeki bu eserde, konunun ayrıntılarını okuyacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)

Bulgaristan Türkleri ve İsmail Gaspıralı’nın Etkileri Konferansı (Video)

Kendini Türklük davasına adamış Bulgaristanlı akademisyen Doç. Dr. Nesrin Sipahi Kıratlı, Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsümüzde 10 Ocak 2015 Cumartesi günü “Bulgaristan Türkleri ve İsmail Gaspıralı’nın Etkileri” başlıklı bir konuşma yaptı. Konferans bağlamında Bulgaristan kökenli karikatürist Burhanettin Ardalı da, küçük çaplı bir karikatür sergisi açtı.

Konferansın başında TDAV Gençlik Kolları üyesi ve İ. Ü. Tıp Fakültesi öğrencisiBaybora Ekici, 13 Ocak 2012’de ebediyete yürüyen Türklük davasının önemli liderlerinden KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı yâd eden bir konuşma yaptı.

Aksakalımız İbrahim Metin’in, Nesrin Hanımın Bulgaristan Türklüğü için yaptığı çalışmalar, Bulgaristan Türkleri ve Bulgarların Türklüğü bağlamındaki açılış konuşmasının ardından kürsüye çıkan Nesrin Sipahi Kıratlı,  Türkiye’nin teklifiyle geçtiğimiz yılın, UNESCO tarafından “Gaspıralı Yılı” ilan edildiğini ve bu çerçevede Türkiye’de resmi olarak veya STK’lar tarafından birçok toplantı düzenlendiğini belirterek sözlerine başladı. Sipahi, bu toplantılar ve benzeri faaliyetleri analiz ettiklerinde, Gaspıralı’nın layıkıyla tanınmadığını, özellikle gençlerin bu konuda bir hayli bilgisiz olduklarını gördüklerini ifade ederek, bu durumun mutlaka telafi edilmesi gerektiğini belirtti.

Konuşmasının devamında, Bulgaristan Türklerinin tarihten bugüne sosyal kurulumu, kendi aralarındaki ilişkiler, Bulgarlarla ve Türk Dünyası’yla ilişkileri hakkındaki bilgi ve görüşlerinin geniş bir özetini yapan Nesrin sipahi Kıratlı, özellikle İsmail Gaspıralı’nın etkileri hususunda, araştırma ve bulgularına dayanan önemli bilgiler paylaştı.

Gapıralı’nın Türk Dünyası’nın önemli bir parçasını oluşturan, yanı başındaki Bulgaristan Türklerinin meseleleriyle yakından ilgilendiğini, Kırım’da çıkardığıTercüman Gazetesi’ni, buradaki aydınlara da ulaştırdığını; Bulgaristan Türklerinin, dilleri başta olmak üzere millî kimliklerini korumaları ve birlik içinde hareket etmeleri hususunda büyük çaba harcadığını belirten Kıratlı, Gapıralı’nın 1906 yılında Bulgaristan’a yaptığı ziyaretin, Türkler arasında büyük yankı uyandırdığını ve Tuna Gazetesi’nde bundan şükranla bahsedildiğini söyledi.

O yıllarda Bulgaristan Türklerinin yoğun yaşadığı Rusçuk, İslimiye ve daha birçok merkezlerde açılmış Türk mekteplerinde Gaspıralı’nın etkilerinin yadsınamayacağını ifade eden Kıratlı, bu etkileri eşzamanlı ve daha sonra Recep Küpçü gibi birçok Bulgaristanlı şair, yazar ve aydında da görebileceğimizi belirtti.

Gaspıralı’nınTuna Gazetesi’nin Yöneticilerine gönderdiği “Az Oldu mu?” başlıklı mektuptaki;

Tuna Gazetesi’nin 185. Sayısındakiİki Tarafa İhtar’ yazısını okudum, müteessif oldum. Kırım Muhacirleri ile yerli Türkler anlaşamıyorlarmış. Sevdiğim kardaşlar, nedir ki o taksim edemediğiniz? Başınıza gelen az oldu da, daha fazlası mı gelsin istiyorsunuz? İleride çok vakit yok, hemen canlanmak ve uyanmanız gerek. Bizlerden evvel gelip geçenlerin, bize emanet kıldıklarını, bizden sonra geleceklerin medar ve esbab-ı hayatiyyelerini müdafaa ve muhafaza etmelidir. Tarihlere bir nazar buyurun, Türk, Tatar, Karakalpak, Akkalpak namları ile maruf olan insanların ana babaları birdir. Deşt-i Kıpçak evladıdır. Şiveler başka ise de lisan birdir. Din ve mezhep birdir. Verdikleriniz malum, aldıklarınız nedir? Bugün Rusçuk’ta bulunuyorum. Müslümandan bir doktor, mühendis, avukat, hatta bir eczacı göremiyorum. Bulunsalar fena mı olur? Vatan size her türlü hürriyeti ve hukukları temin etmiş, hiç istifade etmiyorsunuz. Bunun için lazım olan bir şey vardır: Niyet, ama ciddi niyet; niyet edin hemen. Muhabbet, birlik ve gayretten doğar ve sizleri siz için ihya eder. Mekteplerinizi hemen usul-i savtiyeye koyun. Bu zor bir iş değildir. Üç beş ayda okuyup yazmak tahsil ederler… Cenabı Hakk’tan iki öküz, bir payton ya da bir kahve ocağı, belki ufacık bakkal dükkânı istiyorsunuz. Bakın nasıl veriyor. Niçin başkan veya bakan olmak istemiyorsunuz? İsteseniz olursunuz. Bulgaristan’ın bakanları arasında bir de Müslüman bulunabilir, ama talepte bulunmanız gerek…”  şeklindeki sözlerini de nakleden Kıratlı, Bulgaristan Türklerinin bugün de Gaspıralı’nın izinden yürümeye devam etmek zorunda olduklarını vurguladı.

Konferans, karikatürist Burhanettin Ardalı’nın Bulgaristan’da yaşadığı trajikomik bazı hatıralarını naklettiği ve sanatıyla ilgili görüşler ifade ettiği konuşmayla sona erdi.

http://turan.org.tr/bulgaristan-turkleri-ve-ismail-gaspiralinin-etkileri/ adresinden alınmıştır.

Kitap : Molla Abbas Frenğistan Diyarında

Kitapta İsmail Bey Gaspıralı’nın Frengistan Mektupları ve Darürrahat Müslümanları adlı eserleri Dobruca Kırım Tatar Ağzı’na aktarılmış ve sonuna Gaspıralı’nın kısa hayat hikayesi eklenmiştir.

“Molla Abbas medrese mezunı, Taşkentli bir caş Tatardır. Acilikke ketmege niyetlenip Odesa’da Türkiye vaporın beklep turğanda, tiyatruda bir Fransız qızıman tanışır… Acilik planını biraz deñiştirir, başta Frengistan’nı (Batı Avrupa’nı) körecek, sonra Mekke’ge baracaq bolır. Batı’nıñ medeniyetimen tanışır, bonıñ Türk-Tatar ve müslüman bolğan öz halqına yararlarını ve zararlarını tüşünmege başlar.”

Köstence: Editura Imperium, 2014

Yayına Hazırlayan : Saim Osman KARAHAN

Dil : Kırımtatarca Alfabe : Latin

ISBN : 978-606-93673-9-1 Açıklama : 138 sf.

Eskişehir’de Gaspıralı hakkında belgesel gösterimi

ESKİŞEHİR (QHA) – Eskişehir’de ünlü Kırım Tatar siyasetçi, yazar, eğitimci, yayıncı İsmail Bey Gaspıralı hakkında belgesel gösterimi ve kitap lansmanı yapılacak.

Eskişehir Valiliği için hazırlanan “Ulu Hoca Gaspıralı” adlı belgeselin ilk gösterimi 24 Kasım 2014 Pazartesi günü saat 18.00’de Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılacaktır.
Eskişehir sakinleri ve misafirleri belgesel gösterimine davetlidir.
İsmail Bey Gaspıralı 20 Mart 1851′de Bahçesaray yakınlarındaki Avcıköy’de dünyaya geldi. Gaspıralı, Rusya İmparatorluğu’ndaki Türklerin ve özellikle kendi vatandaşları olan Kırım Tatarlarının kültürel ve entellektüel hayatlarına hiç bir diğer kişiyle mukayese edilemeyecek ölçüde kuvvetle damgasını vurdu. Rusya İmparatorluğu’nda yaşayan Türk ve diğer Müslüman halkların tarihinde pek çok ‘ilk’lerin uygulayıcısı olan Gaspıralı’dan öncesi ve sonrası arasında çok büyük fark var. Onu, Rusya İmparatorluğu’ndaki Türk/Müslüman millî uyanış hareketinin bir numaralı öncüsü ve tartışmasız en büyük ismi olarak nitelendirmek yanlış olmaz. Gaspıralı’nın, içlerinde modern Türkiye’nin kurucularının da yer aldığı son dönem Osmanlı aydınları üzerindeki etkileri de büyük ve kalıcı olmuştu. Onun ünlü sloganı “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” bugün dahi Türk dünyası içindeki ilişkilerin temel yapısı için yol gösterici düstur olarak her vesileyle tekrar ediliyor.

QHA